Güncel Haberler

Ekrem İmamoğlu, ‘19. Türk Ceza Hukuku Günleri Etkinliği’nde konuştu – GÜNDEM

Yargılandığı davada kent adaletini savunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yoldaşım, kentleşme proje koordinatörü Tayfun Kahraman'ın şu anda Anayasa Avrupa İnsan Hakları Birliği kararlarının uygulanmaması nedeniyle cezaevinde olması ve Mahkeme, bizi üzen, yaralayan bir şey. İstanbul'u temsilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olarak, yıllardır gördüğüm, duyduğum, her anına şahit olduğum bir şahsın yaşadığı hukuksuzluğa değinmeden bu davada yaşananları görmezden gelemem. Çünkü bunu kabul etmediğimi herkesin bilmesini istiyorum. Lütfen herkesin bu duyguları paylaşan milyonlarca insan olduğunu bilmesini sağlayın” dedi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Alexander von Humboldt Stiftung işbirliğiyle Türk ceza hukukunda reformun 19. yıl dönümü nedeniyle “Cezai sorumluluk açısından bilgi ve irade araştırmasının önemi” etkinliği düzenlendi. “. 1-4 Haziran 2024 tarihleri ​​arasında düzenlenen programa, İstanbul Bilgi Üniversitesi Santralistanbul Kampüsü'nde 20 ülkeden ceza hukuku akademisyenleri, yüksek yargı mensupları, hakim, savcı ve avukatlar “19. Türk Ceza Hukuku Günleri İstanbul'da Humboldt-Kolleg bilimsel etkinliğinde toplandı. Etkinliğin açılış konuşmalarını İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Alexander von Humboldt Vakfı temsilcisi Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fethi Gedikli yaptı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kübra Doğan Yenisey ve 19. Türk Ceza Hukuku Günleri ve Humboldt-Kolleg İstanbul koordinatörü Prof. Dr. Adem Sözer bunu gerçekleştirdi.“KAMU GÜCÜNÜ ELDE EDEN YERLEŞİMCİLER”“Modern dünyada kamu kurumları ile vatandaşlar arasında zımni anlaşmanın temelini hukuk ve adalet kavramlarının oluşturduğunu vurgulamak isterim” diyen İmamoğlu, konuşmasında kısaca şu ifadeleri kullandı: İktidarı elinde bulunduran halk bu anlaşmayı bozmaya başlar, toplumsal uzlaşı ve birlik duygusu aşınmaya başlar. Bu anlamda kentsel aidiyet ve bir arada yaşama isteği yok olmaya başlar. Ülkemizin %85'i kentte, bu isteğin olduğu bir ortamda yaşamaktadır. Kaybolursa barıştan ya da bir ülkenin geleceğinden söz etmek mümkün olmaz. Hukuk ve adaletten uzaklaşmanın kent yaşamındaki en yıkıcı sonuçlarından birini temsil eden bir diğer süreç de derin bir kaygı ve güvensizlik duygusudur diye düşünüyorum. Kentlerdeki suç artışını körükleyen önemli faktörlerden biri de bir bakıma barınma, sağlık, eğitim, ulaşım, kültür gibi kentsel olanaklara erişememek hepimizi derinden etkiliyor. Kentsel fırsatlara erişimdeki büyük adaletsizlikler her birimizde farklı bir duygu uyandırıyor. Bu aynı zamanda itiraz duygusudur. Aynı şekilde kentte söz sahibi olma, yönetimi etkileme, kenti dönüştürme olanaklarının olmayışı veya yetersizliği de vatandaşlarda itiraz duygusu uyandırıyor”.“MUHALEFET DUYUSU aynı zamanda demokrasi kültürünün de temelidir”“Hepimizin hissettiği bu itiraz duygusu, çok sevdiğimiz ve bana göre insanlığın en önemli icatlarından biri olan demokrasi kültürünün temelinde yer alıyor. Bu itiraz duygusu, kamu yönetiminin gelişeceğinin ve daha verimli hale geleceğinin mutlak garantisidir. Biz İstanbul’u tam da bu doğrultuda ve bu anlayışla yönetme çabasında olan bir ekibiz. İstanbul'un kentsel fırsatlarını artırırken aynı zamanda hemşehrilerimizin bu fırsatlara eşit şekilde erişmesini sağlayacak güçlü müdahaleleri de hayata geçiriyoruz. Vatandaşların sesini duyurabilmesi, talepte bulunabilmesi, itirazlarını dile getirebilmesi ve haklarını özgürce kullanabilmesi için çalışıyoruz. Kentsel adalet herkes için gereklidir. Kent yaşamının az önce bahsettiğim hızda var olduğu bu yüzyılın hem ülkemizde hem de dünyada “şehirler yüzyılı” olarak ifade edildiği bir ortamda mutlaka yapılması gerekiyor. Ancak çocuklar, yaşlılar, engelliler, kadınlar, göçmenler gibi gruplar ve farklı dil ve din toplulukları için adil bir kente olan ihtiyacın çok daha acil ve hayati olduğunun da bilincindeyiz. Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya kararlı bir ekibiz” dedi.“'HERKES İÇİN HAK VE ADALET' AÇISINDAN İSTANBUL'DA ÇOK ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR YAPTIK”“Kentsel adalet bizim için ifade ve örgütlenme özgürlüğünün yanı sıra bireylerin yaşam tarzını ve kültürünü sürdürme özgürlüğünü de içeren geniş bir kavramdır. Bu nedenle bireysel özgürlüklerin korunması, ayrımcılığın önlenmesi ve farklılıklarla bir arada yaşama olanaklarının artırılmasına yönelik politikalar öncelikli unsurlarımızdır. Geçtiğimiz beş yılda İstanbul'da “herkes için hukuk ve adalet” perspektifinde çok önemli işler yaptık, çok değerli adımlar attık, bundan sonra da atmaya devam edeceğiz. Özellikle dünyada örneği çok az olan birçok uygulamamız; “Halk Süt ya da sayısı 150'ye yaklaşan kreş işlerimiz, askıya alınan yasa tasarısının hayata geçirilmesi gibi sayabileceğim sayısız sosyal politika girişimlerimizin her biri, İstanbul'umuz adına kent adaletinin çok yaratıcı dilimleridir. ““AMA ÜZERİMİZDE BİR GÖLGE VAR VE OLMAYA DEVAM EDİYOR”“Ama dürüst olmak gerekirse; Üzerimize gölge düşürdü ve düşürmeye de devam ediyor. Yargılandığı davada kent adaletini savunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yoldaşım, kentleşme proje koordinatörü Tayfun Kahraman'ın şu anda Anayasa Avrupa İnsan Hakları Birliği kararlarının uygulanmaması nedeniyle cezaevinde olması ve Mahkeme, bizi üzen, yaralayan bir şey. Elbette sizin huzurunuzda, bir etkinlik sırasında, özellikle bu konunun bilimiyle uğraşan değerli katılımcıların huzurunda bir ceza davasından bahsetmeyeceğim. Ancak Anayasa'nın gereklerinin henüz yerine gelmediği bu davada, yıllardır İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olarak gördüğüm ve duyduğum İstanbul'u temsil eden bir şahsın yaşadığı gayri meşruiyetten bahsetmeden yaşananları görmezden gelemem. her zaman şahit olduğum kişi. Çünkü bunu kabul etmediğimi herkesin bilmesini istiyorum. Elbette bu duyguları paylaşan milyonlarca insan olduğunu lütfen herkese duyurun.”“CEZA HUKUKUNUN SON AMACI”“Ceza hukukunun nihai amacının, ceza hukukuna gerek olmayan bir toplumsal yaşam kurmak olduğuna inanıyorum. Bir; İnsanlara inancım var ve dürüst olmak gerekirse insanlığın bunu çok da uzak olmayan bir gelecekte başarabileceğine inanıyorum. Örneğin; Burada şunu belirtmek isterim ki, “hukuk” kelimesini duyduğumda, “avukat” kelimesini duyduğumda, tanımını duyduğumda veya yetkililerin “yargı mensupları” olarak tanımlandığını duyduğumda kendime güveniyorum. Ben bu konuyu insanların güven duygusu oluşturması ve insanların kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam yaratması olarak görüyorum. Bu anlamda biz seçilmiş belediyeler ve şehirlere hizmet eden yerel yöneticiler nasıl kentsel adaleti korumaya kendimizi adamışsak, az önce bahsettiğim kişilerin de tüm insanlığın ve ülkemizin haklarını koruma görevi olduğuna eminim. ona en yakışan kavram “güvenmek”tir. “İnsan” olarak tanımlandığının altını çizmek isterim.“Hukuk ve adalete sahip çıktığımız sürece güzel günlere birlikte yürüyeceğiz.”“Şunu ifade etmek isterim ki, hukuka ve adalete sahip çıktığımız, sahip çıktığımız sürece, daha güzel günlere hep birlikte yürüyeceğimizi ve yolun çok daha kısalacağını ümit ediyorum. Bu inançla, hukuka ve adalete olan inancımızı güçlendireceğine inandığım bu toplantı ve etkinliği değerli bulduğumu, emeği geçenlere teşekkür ettiğimi ifade etmek isterim. Aynı zamanda yeni bir bakış açısıyla verimli ve çok verimli bir sonuca ulaşacağını düşündüğüm bu toplantının ve diğer önemli ulusal ve uluslararası toplantıların İstanbul'da olması ve devam etmesi bizim için gurur kaynağıdır. Böyle evrensel değer ve ilkelerin getirildiği, anlatıldığı her toplantıya elbette katkıda bulunmaktan onur ve gurur duyarız.” Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası

—–Sponsorlu Bağlantılar—–

—–Sponsorlu Bağlantılar—–

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu